Geçen haftalarda şans eseri gördüğüm bir clubhouse söyleşinde “çalışan bağlılığı”na ilişkin duyduklarım beni epey düşündürdü. Böyle kibarca ifade edeyim, siz anlayın ne demek istediğimi ?

Herkes bu kadar mı yanlış anlar, bu kadar mı kötü örnek verir derken, ararda goller ağlara takılıyordu söyleşide.

Dayanamadım, daldım ama sert oldu biraz sanırım ?

  • Bağlılık, süre ile ilişkili değildir. 15 yıldır sizinle çalışan ama yenilere zorbalık yaparak istifalarını hızlandıran, sadece evi yakın veya sosyal çevre nedeniyle sizi bırakmayan bir dinozor, bağlı çalışan mı şimdi ?
    • Veya sadece 6 ay çalışan ama yaptığı isle, fark yaratan, katma değer sağlayan biri mi bağsız çalışan şimdi ?
  • “Biz bir aileyiz”
    • Hiç bir zaman doğru değildi ama belki biraz eskiden “eh” diyebilirim.
    • Çalıştığınız firma, sadece aile üyelerini kapsamıyorsa, hiç bir zaman aile değilsiniz.
    • Değerlerinizi %100 gerçekleştirdiğine inandığınız STK’lar bile aile değildir, profesyonel bir yönetim varsa.
    • Sonuçta “vefalı kurumlar” olabilir tabii ama sadece bu. Vefalı kurumlar veya vefalı yöneticiler. Başka anlam uzamasına gerek yok.
  • “Buraya girersiniz ama çıkamazsınız” dendi o toplantıda. Bu söylem, “mafya” söylemi değil mi ya ?
  • Mutluluk veya memnuniyet, tamamen bağlılıkla aynı şeyler değildir. Mutlu olabilirsiniz, memnun olabilirsiniz ama gönülden bağlı olmak tamamen farklı bir düzey.
  • elephant in the room near wall. Creative concept

    Bağlılık, son derece karışık, fazla etmeni olan, kültürden bağımsız değerlendirelemeyecek bir konu. Karanlık odadaki fil gibi, neresi tutarsanız orasını anlatacağınız bir alan değil bağlılıkseverler.