Sosyal Ağlara Takıldınız mı ?

Sizlerle bir anımı paylaşarak yazıma başlıyorum. Ankara’da çalışırken, Türkiye’de bir danışmanlık şirketi açmayı planlayan Hollandalı bir üst düzey yönetici ile tanışmıştım. Henüz bir aydır Türkiye’de olmasına rağmen, bizlerle ilgili çok doğru saptamalarını duyunca çok şaşırmıştım. Hollandalıya “Ülkenizde kamuda çalışan memurların bile %40’ı evden çalışıyor. Siz benzer bir çalışma yöntemini Türkiye’de uygulamayı düşünüyor musunuz” diye sorunca “Olmaz. Sizler, ofise gelip mutlaka çay içmek istersiniz. Ofis, ofis mobilyaları ve çalışanların giyimleri, konuşmaları, en az iş geliştirme çabalarımız kadar etkili burada” demişti. Daha sonra benim de kullandığım “Türkiye’de know-how’dan daha önemli bir konu var, KNOW-WHO” demişti.

Evet, bizde bazen “ne bildiğiniz değil, kimi tanıdığınız” daha önemli olabiliyor. “Eeee, torpilimiz yoksa ölelim mi” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Bunu her zaman bir olumsuzluk olarak değerlendirmemek lazım. Üniversitelerde yaptığım konuşamalarda konu bazen “torpil” uygulamalarına geliyor. Ben de genellikle “yoksa, siz yaratmalısınız” diyorum.

İnternet kullanımının artması ve çeşitli sanal ağlar, artık torpili kendimizin yaratmasını sağlayabiliyor. Genellikle işe yerleştirme danışmanlarının kullandığı çeşitli sosyal & sanal ağları, gittikçe fazla oranda İnsan Kaynakları çalışanları da kullanmaya başladı. Hatta geçen hafta Personel Yönetimi Derneği (peryon.org.tr) bu konuda üyelerine bir anket uyguladı.

Bu anketten yola çıkarak benim de bireysel olarak çevre yaratmak isteyenlere yol gösterici sorularım oluştu J

Hangi ağlarda varsınız ? (linkedin.com, xing.com ?, facebook.com, twitter.com ? v.b.)
Bu ağlarda kaç bağlantınız var ?
Bu bağlantılardan kaçını sadece sanal olarak tanıyorsunuz, kaçıyla yüzyüze iletişiminiz var ?
Kişisel olarak tanıdık, bağlantı veritabanınız var mı ?
Bu veritabanında, üst düzey kaç kişinin cep telefonu veya eposta adresi var ? Kaç kişiye bir telefonla acil bir konuda soru sorabilirsiniz ?

Bu sorulara verdiğiniz yanıtlar genelde olumluysa, geniş ve etkin bir çevreniz var demektir. İlla sanal olmasına gerek yok tabi. Ama sanal ağlar, hiç ulaşamayacağınız noktalara sizi taşımak için kullanmayı öğrenmeniz gereken bir etkili bir araç.

Bu şekilde bir çevre ile, çalışırken bir sonraki işinizi hazırlama olanağınız da bulunmakta.

Peki, sanal ağlarda nelere dikkat edilmesi gerekiyor ?

Her şeyden önce Mevlana’yı dinleyip “olduğunuz gibi olun”. Abartmayın, her şeye atlamayın.
İçerik ve görüntü olarak, kariyerinizi etkileyecek özellerinizi paylaşmayın.
Sadece sanal olarak görünür olmayın, canlı olduğunuzu hissettirin.
Sadece almayın, mutlaka siz de paylaşın, verin.

Son 1 önerim ve 1 sorum ise, sosyal ağları kullanan İK’cılara;

Sanaldaki her şey doğru değildir !
Bu kanalları, “işveren markanızı” yaratmak ve yönetmek için ne kadar iyi kullanıyorsunuz ?

1. not: Sosyal ağlarla ilgili ilginç bir benzetme…

”Social media is like teen sex. Everyone wants to do it. Nobody knows how. When it is finally done there is surprise it’s not beter”

Avinash Kaushik, Analytics Evangelist, Google

2. not: Aralık 2009 rakamlarına göre Türkiye, Amerika ve İngiltere’den sonra yaklaşık 18 Milyon kullanıcısı ile Facebook’da 3. ülke !

Ağlara dolanmadan kullanmanız dileğiyle J