Korkmayın, korkmayın kırık bir size aşk hikayesi anlatmayacağım ?

Yeni Türkü’nün bir şarkısında yer alan bu güzel dizenin şairini hatırlamıyorum ama bu dizeyi biten ilişkilerimin ardından çok düşündüğümü çok iyi hatırlıyorum. İlişki derken sadece gönül ilişkilerimi değil, ayrıldığım işleri de kastediyorum. Eee onlar da bir gönül ilişkisi sayılmaz mı bir bakıma; önce tanışma, bir kaç (iş) görüşme, hakkında düşünme, olumlu ise anlaşma, beğenmezsen kibarca reddetme. Demek ki işin başlangıcı aynı.

Başlangıcı aynı olduğu için olumsuz düşünürsek, sonu da aynı. Bu nedenle aşkların bitişi için kullanılmış bir dizeyi, işten ayrılma ile ilgili bir yazının başlığı yapmakta hiç düşünmedim. Cuk diye de oturdu hatta ?

Kendi ayrıldığınız işleri, işten çıkarılmaları veya kurumunuzdan nedensiz çat kapı istifa edenleri düşünün bir kez. Birey açısından bakıldığında; istifa eden mutlaka istifa etmeden önce belki doğrudan belki de dolaylı kurumdan&işten memnuniyetsizliğini dile getirmeye çalışmıştır. Bu her zaman dile gelmeyebilir. Başka davranışlarla da anlatılmaya çalışılabilir bazen. Artık eskisi gibi önemsemediğiniz için işe geç geliniyordur, verilen bir işler nedensiz geciktiriliyordur belki. Kısacası, artık kurumu gözden çıkarıldığı için doğrudan söylenemese de davranışlar ile “gidebileceğini, gitmek istediğini hissettiriyordur”.

Kurum açısından bakıldığında da ; bu davranış biçimlerinin daha çok açık iletişim kanallarının olmadığı veya etkin kullanılmadığı kurumlarda (veya kişilerde) görüldüğünü söyleyebiliriz. Çalışan tabi ki böyle bir kararını doğrudan söylemek istemez. Fakat kurumlar, sistemler, yani İnsan Kaynakları, çalışanların memnuniyetlerini düzenli ve etkin bir şekilde ölçümlemelidir. Bu çalışmalarda çalışanlarının kurumdan beklentilerini doğru bir şekilde ele almalı, politika&strateji çerçevesinde değerlendirerek uygun olanlarını hızla hayata geçirmelidir. Her çalışanı kurumda tutmak imkansız ve de gerek de yok bence. Ama hep sizin çalışmak istedikleriniz aniden gidiyorsa bir yerlerde önemli bir sorun var, demektir. Veya tam tersi durumlarda; kurumlar, artık beraber çalışmak istemedikleri çalışanlarını kim bilir kaç kez çeşitli yollarla uyarıyorlar. Fakat aynı istifa gibi işten çıkarmada en son aşamada dile getirildiği için çalışanın bu uyarıları doğru anladığını söyleyebilir miyiz ? Genellikle hayır.

Evet, aynı aşklardaki gibi… Giden belki gitmek istemese de kalan bunu zorluyor bilmeden, istemeden. Kalan, birey olsun kurum olsun kendini sağlıklı değerlendirmezse, sağlıklı değerlendirilmezse gidene “Git” demiş oluyor, “ben sana uygun değilim, değişmeyeceğim, sen başının çaresine bak” diyerek. Ama bunları söylediğini çoğu zaman kendisi bile bilmiyor ne yazık ki. Farkettiğinde de iş işten geçmiş oluyor; sevgili, çalışan, kurum gitmiş uzaklaşmış oluyor ;(

Evet, bu yazı biraz karıştı. Biraz aşk, biraz iş. Ama hayat da bu değil mi zaten ?